İNSAN SEVGİSİ :
Mevlana'nın nazarında insan son derece değerli bir varlıktır.
"alemden maksat insandır"
"İnsanın bir soluğu , bir cana değer;
Ondan düşen bir kıl , bir madene değer.
(Rubailer,7
Aşk Geldi , Damarımda Derimde Kan kesildi . Beni kendimden aldı sevgiyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ötesi hep 0......”.
Alınan sevgi Allah katından alınıp tüm insanlara yansıtılmaktadır. Bu sevginin kemale erişi ise , aşığın aşkta yok oluşudur. İşte gerçek yokluk noktası ilahi vuslattır.
Şu sözü tüm söylenenleri topluyor. "Aşk’sız olma ki ölü olmayasın , aşk’ta öl ki diri kalasın".
Mevlana aşkı ve Tanrıya ulaşmayı şöyle anlatır. “Hamdım, Piştim, Yandım”.
Asl olan sevmedir. İnsan mayasındaki bu duyguyu arıtmalı ve ayıklamalıdır. Bedenimiz bir arı kovanı gibidir.
Bu kovanın balı ve mumu da ilahi aşk’tır. İşte sevginin insana egemen olması evrensel barışı da, dünya kardeşliğini de yaratacaktır. Dostluğun da , sulhun da temeli sevgidir. Her şeyi ve her yaratığı sevmek ruhu olgunlaştırır, insana huzur verir. Bu sevginin kapıları Tanrı sevgisiyle açılır.
“Oğul düşmanının Seni Sevmesini İstiyorsan, kırk gün onun iyiliğini iste, sana karşı düzelecektir. Zira gönülden gönüle yol vardır”.
Ancak insan kendisindeki bu değerleri idrak ettiği , varlığındaki cevheri keşfettiği zaman insan olma özelliğini taşır ;
"Canında bir can var, o canı ara ...
Beden dağında bir mücevher var , o mücevherin madenini ara ...
A yürüyüp giden sufi , gücün yeterse ara ;
Ama dışarıda değil , aradığını kendinde ara."
(Rubailer, 22)
"Sen su değilsin , toprak değilsin , başka bir şeysin sen...
Balçık dünyadan dışarıdasın , yolculuktasın sen.
Kalıp bir arktır, can o arka akan bengisu ;
Fakat sen , senliğinde kaldıkça ikisinden de haberin yoktur." (Rubailer, 205)
İnsan yalnız bedenden ibaret değildir. Ona hayat veren , Hak nuruna dost olan ruhtur. Bu gerçeği bilen ve ruhunu dosta yöneltenler gerçek insandır ve bunlar melekten üstündür.
Ancak insan kendisine bağışlanan bu üstünlüğe ulaşmak için dört vasıftan kurtulmalıdır. İnsana ayak bağı olan bu dört huy, dört kuşa aittir. Tavus kuşu gibi azametli , kaz gibi hırslı , horoz gibi şehvete düşkün olmak ve karga gibi olmayacak ümitlere düşüp , uzun ömre tamah etmek. (Mesnevi, V/31-52)
"Sevgide güneş gibi ol,
dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol,
hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol,
ofkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün,
ya göründüğün gibi ol."
"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok."
Mevlana'nın nazarında insan son derece değerli bir varlıktır.
"alemden maksat insandır"
"İnsanın bir soluğu , bir cana değer;
Ondan düşen bir kıl , bir madene değer.
(Rubailer,7
Aşk Geldi , Damarımda Derimde Kan kesildi . Beni kendimden aldı sevgiyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ötesi hep 0......”.
Alınan sevgi Allah katından alınıp tüm insanlara yansıtılmaktadır. Bu sevginin kemale erişi ise , aşığın aşkta yok oluşudur. İşte gerçek yokluk noktası ilahi vuslattır.
Şu sözü tüm söylenenleri topluyor. "Aşk’sız olma ki ölü olmayasın , aşk’ta öl ki diri kalasın".
Mevlana aşkı ve Tanrıya ulaşmayı şöyle anlatır. “Hamdım, Piştim, Yandım”.
Asl olan sevmedir. İnsan mayasındaki bu duyguyu arıtmalı ve ayıklamalıdır. Bedenimiz bir arı kovanı gibidir.
Bu kovanın balı ve mumu da ilahi aşk’tır. İşte sevginin insana egemen olması evrensel barışı da, dünya kardeşliğini de yaratacaktır. Dostluğun da , sulhun da temeli sevgidir. Her şeyi ve her yaratığı sevmek ruhu olgunlaştırır, insana huzur verir. Bu sevginin kapıları Tanrı sevgisiyle açılır.
“Oğul düşmanının Seni Sevmesini İstiyorsan, kırk gün onun iyiliğini iste, sana karşı düzelecektir. Zira gönülden gönüle yol vardır”.
Ancak insan kendisindeki bu değerleri idrak ettiği , varlığındaki cevheri keşfettiği zaman insan olma özelliğini taşır ;
"Canında bir can var, o canı ara ...
Beden dağında bir mücevher var , o mücevherin madenini ara ...
A yürüyüp giden sufi , gücün yeterse ara ;
Ama dışarıda değil , aradığını kendinde ara."
(Rubailer, 22)
"Sen su değilsin , toprak değilsin , başka bir şeysin sen...
Balçık dünyadan dışarıdasın , yolculuktasın sen.
Kalıp bir arktır, can o arka akan bengisu ;
Fakat sen , senliğinde kaldıkça ikisinden de haberin yoktur." (Rubailer, 205)
İnsan yalnız bedenden ibaret değildir. Ona hayat veren , Hak nuruna dost olan ruhtur. Bu gerçeği bilen ve ruhunu dosta yöneltenler gerçek insandır ve bunlar melekten üstündür.
Ancak insan kendisine bağışlanan bu üstünlüğe ulaşmak için dört vasıftan kurtulmalıdır. İnsana ayak bağı olan bu dört huy, dört kuşa aittir. Tavus kuşu gibi azametli , kaz gibi hırslı , horoz gibi şehvete düşkün olmak ve karga gibi olmayacak ümitlere düşüp , uzun ömre tamah etmek. (Mesnevi, V/31-52)
"Sevgide güneş gibi ol,
dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol,
hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol,
ofkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün,
ya göründüğün gibi ol."
"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder